Yazı dizimizin 4. bölümüyle sizlerleyiz.
İlk bölüme ulaşmak isteyenler linki takip edebilirler;http://www.aristolog.com/her-yonuyle-turkiyede-e-ticarete-giris-01/
İkinci bölüme ulaşmak isteyenler şu linki takip edebilirler; http://www.aristolog.com/her-yonuyle-turkiyede-e-ticarete-giris-02/
Üçüncü bölüme ulaşmak isteyenler şu linki takip edebilirler; http://www.aristolog.com/her-yonuyle-turkiyede-e-ticarete-giris-03/
HAYAT KURTARAN BİLGİLER
E-ticaret siten için altyapı sağlayıcını seçmen çok önemli. Eğer az sermaye ile bu işe giriyorsan Ideasoft, Platinmarket, Netinternet, Kobimaster (aklıma gelenler, yanlış anlamayın) gibi Türkiye’de pek çok e-ticaret altyapı sağlayıcısı var. Ben bunların hiçbiri ile çalışmadım ancak bu altyapı sağlayıcılarla çalışıp hem uzun vadede çok memnun olan hem de hiç memnun olmayan müşterilerim oldu. Bunun nedenini anlıyorsun değil mi? E-ticaret altyapı sağlayıcıları senin ihtiyaçlarını bilemez, onlar sadece sana altyapıyı sunar. Gerisi sana kalmış. Bir de Opencart, Prestashop gibi açık kaynak ve nispeten henüz çok yeni kurulmuş ve sermayesi az olan şirketlerin belli başlı ihtiyaçlarına başlangıç düzeyinde cevap verebilecek e-ticaret altyapıları var.
Yerli bir e-ticaret altyapı sağlayıcısını seçmeniz durumunda 599 Liradan 12–15.000 Türk Lirasına kadar bir maliyetiniz olabilir ihtiyacınıza göre.
Açık kaynak bir e-ticaret sitesini seçerseniz ekibinize sürekli size dışardan destek verecek Freelancer bir yazılımcı veya yanınızda çalıştıracağınız birini almanız veya bir SLA anlaşması yapmanız gerekiyor. (Service Level Agreement) Opencart, Prestashop gibi açık kaynak siteler düzgün tasarlanıp yayına alındıklarında nadiren sorun çıkarırlar. Basit ve çok da kompleks olmayan framework’ler üzerinde çalışırlar ve kontrol etmesi, yönetmesi gayet kolaydır. Yine de bu kolaylığın sunduğu bazı kısıtlamalar tabiiki vardır ama bunların incelemesini size bırakacağım.
Bir de Magento, Intershop, SAP Hybris gibi multichannel, omnichannel ve ERP entegrasyonlarına olanak tanıyan, güçlü ve stabil CRM ve otomasyon çözümü sunan ciddi e-ticaret altyapıları var. Bunların proje maliyetleri ise takdir edersinizki hiç ucuz değil. Bugün ortalama bir Magento projesi minimum 10.000$’dan başlıyor ve bu rakam 100.000$’ı geçebiliyor. Intershop ve Hybris için durum daha farklı olsa da maliyet açısından kesinlikle daha pahalı olabildiklerini ama asla ucuz olmadıklarını söyleyebilirim. Bu sistemleri tercih etmekteki en büyük avantajınız ise her zaman için şudur; tüm ihtiyaçlara tam anlamıyla cevap veren esnek ve oldukça sağlam, stabil yapılarda işinizi yapıyor olursunuz. Magento’nun açık kaynak oluşunun proje maliyetlerinde açıkçası bir önemi olmuyor çünkü bir kere Magento’ya karar verdiyseniz ya Enterprise’ı seçiyor ya da CE versiyonunda ihtiyacınız olan özelleştirmeleri yapıyorsunuz. Farklar elbette var ama bunları kendi sitesinden öğrenebilirsiniz.
Hazır veya açık kaynak altyapıda tercihi belirleyen bir etken var; SEO. Eğer küçük bir girişimsen ve doğal yoldan daha çok kişiye ulaşmak istiyorsan veya büyük ve cebi delik bir firmaysan ve pazarı tamamen domine etmek istiyorsan Google’da ilk sıralarda yer almaktan daha güzeli olamaz senin için. Hazır altyapılar da site içi seo dediğimiz kavramı son zamanlarda geliştirmeye başladılar ve iyi de yol kat ettiler aslında. Yine de sistemlerinin kaynak kodlarına erişiminin olması, kontrol sahibi olacağın tek şeyin Admin panel olması seni rahatsız ediyorsa açık kaynak tercih etmen yararına olacak. Ama unutmaki çok uzun yıllar hazır altyapı ile başarılı bir şekilde büyümesini sürdüren başarılı markalar da var ve bu markaları altyapı sağlayıcılarının referanslar kısmında görüntüleyebilirsin.
Altyapı seçimini de tamamlayarak siteni artık yayına aldın. Tebrikler, artık pazardasın ve %1’lik kısım canına okumak için seni bekliyor!
Bir kere internet siteni yayına aldıktan sonra yaptığın analizler doğrultusunda varlık göstermen gereken platformlara karar vermeli ve bu mecralarla ilgilenmeleri ve markanı düzgün temsil etmeleri için doğru insanlarla çalışmalısın. Sosyal medya, elbette çok önemli ve bugün birçok e-ticaret sitesinin gelir kaynağının büyük bir bölümünü sosyal ağlardan yönlendirilen alıcılar kaplıyor. Unutmaki ne kadar iyi bir marka konumlandırması yaparsan doğal alıcılara o kadar kolay ulaşır ve doğal reklam dediğimiz fısıltı gazetesinde haberlere o kadar çok çıkarsın Bu reklam yapmanın aslında en düşük maliyetli yoludur. Facebook reklamları vermek isteyeceksin ancak hedeflemeni doğru yapmazsan paranı çöpe atmış olursun. Lütfen dikkat et.
Bugün Türkiye’de Twitter’a reklam vermenin maliyeti 10.000$’dan başlıyor. Aklın yoksa girer ve çar çur edersin. Ama sen akıllısın, dur bakalım.
Google reklamları! Google, Bing, Yandex, Yahoo. Bunlar senin için aslında eşit derecede öneme sahip çünkü aslında hepsinin az veya çok olduğu önemsiz, bir kullanıcı kitlesi var. Ben mesela Google ve Bing’i severken Yahoo Search’ten nefret ederim, Yandex’e ise ısınmaya başladım bile!
Arama motoru optimizasyonu ne kadar iyi yaparsan aynı şekilde doğal olarak görünürlüğün de artar. Bunun öneminden bahsetmeme gerek yok. Ancak yeterli değilse, Google’a reklam verebilirsin. Başka bir ülkeye satış yapıyorsan o ülkenin popüler arama motorları da önemli olabilir ancak söz konusu Türkiye olunca, eh anladın işte. Google Adwords altında birden fazla reklam yayınlama kanalı sunuyor sana, görüntülü reklamcılık ağı, arama reklamları, Youtube reklamları, Google Merchant Center ile ürün odaklı reklamlar yayınlayabilirsin. Hedeflemenin önemi burda bir kez daha karşına çıkıyor ve sana en azından temel anlamda öğretmem gereken bazı metrikler, bilgiler var;
CPC (Cost per Mile) Gösterim başına ücrettir ve genelde reklamını gören 1000 kişi için sabit bir ücret ödersin. 1 TL’den anlaşmış isen reklamını gören 1000 kişi için 1 TL ödemiş olursun.
CPC (Cost per Click) Tıklama başına ücrettir ve Adwords’ün en önemli fiyatlandırma modellerinden birisidir. Her kelime aramasından gelecek bir tık için kelimeye ait tık ücretini ödersin.
CPL (Cost per Lead) Doğrudan hedef odaklı fiyatlandırma modeli CPL‘dir. Yani CPL siteden aldığınız kayıt başına ücretlendirme yapıldığı modeldir. Herhangi bir siteye verilen reklamı tıklayan kişiler sitene gelip, senin istediğin bir kayıt formunu doldurması durumunda sen reklam verdiğin siteye para ödersin. CPL modeli daha çok satışa dönüşecek eylemler için yapılan fiyatlandırma sistemidir.
CPA(Cost per Action) CPL’ye nazaran daha da etkili bir yöntem ise CPA’dır. Yani eylem başına ödeme yaptığın fiyatlandırma sistemidir. Buradaki eylem senin belirlediğin her hangi bir şey olabilir. Fakat CPL’in bir adım ötesinde eylem olarak ürün satışı, paralı üyelik satışı veya senin için önemli olan bir formun doldurulması işlemi olabilir. CPA, CPS (Cost per Sale) yani satış için ödeme şeklinde de olabilir.
CPS(Cost per Sale) Kısaca satış başına ödeme, satış başına işlem, satış başına ücretlendirme de denilebilir. CPS Affiliate Marketing satış metodların başında gelmektedir. İsminden de anladığın gibi sattığın her ürün üzerinden komisyon alır ya da ödersin. Reklamının CPS sonucuna ulaşması için sırayla önce gösterilmesi, sonra tıklanması ve sonra satış işleminin gerçekleşmesi adımlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bunlar temel kavramlar olmakla birlikte detaylı olarak araştırıp öğrenmek sana kalmış. Uğraşamam dersen bu işlere bakan bir reklam şirketiyle de çalışabilirsin.
Konuk Yazar Barbaros Selim Büyükelçi
Yazı dizimiz 5. bölümü ile son bulacak..