Babam 55 yaşında adam. Bizim eve bilgisayar gireli oluyor epey. Başlarda korktu hep. Elini sürmedi bilgisayara. ‘Yanlış tuşa basarım da bozulur kızım, zaten ben ne anlarım’ dedi durdu. Sonra bir gün; o lanetli gün; ben o lanetli cümleyi kurdum: çok kolay baba; gel bak ben öğreteceğim sana.
Her şey bu cümleyle başladı. Babam önce klavyedeki tuşların yerini öğrendi. Sonra haberleri takip edebilmek için internet kullanmaya başladı. Bir gazetenin ismini yazabilmesi başlarda iki dakika alırken, bir aya kalmadan klavyeye bakmadan yazabilmeye başladı. Ve günlerden bir gün; ‘iş yerindeki ustabaşı Facebook kullanıyor; ben de istiyorum’ dedi. Tamam dedik. Hemen bir hesap açtık kendisine. Ve asıl internet macerası böyle başladı kendisinin.
Üç arkadaşla başladığı Facebook yolculuğu 5,10,15 derken, iki ayda 85 arkadaşa kadar vardı. Arkadaş nasıl eklenir? Ekleyen arkadaş nasıl kabul edilir? Profil fotoğrafı nasıl yüklenir? Annen ile ilişki durumumu nasıl evli yaparım? –evet, annem de bir Facebook kullanıcısı- Arkadaş dürtmek nedir? Bütün bu sorular sırasıyla soruldu. Her akşam bilgisayar başında ailecek vakitler geçirildi. Aileyi birbirine bağlayan bir bağ olarak Facebook, görevini başarıyla yerine getirdi.
Babam her akşam yemeğinden sonra ritüel gibi geçer bilgisayarın başına. Çok sağlam bir Facebook arkadaşıdır babam. Bütün arkadaşlarının gönderilerini takip eder, hepsini beğenir, çoğuna yorum yapar. Galatasaray maç özetlerinden, Michael Jackson şarkılarına kadar geniş bir yelpazede paylaşımlarda bulunur. Zaman zaman bazı paylaşımlara kızar, söylene söylene kapatır Facebook sayfasını. Açar solitaire oynar.
Buraya kadar Facebook kullanan sıradan bir babaydı. Asıl çileli günler bizi de arkadaş olarak eklemek istemesiyle başladı. Sen ne yapacaksın, arkadaşımız olup da dedik; darıldı, gücendi. Benden utanıyorsunuza kadar getirdi işi. Kıyamadık, arkadaş olarak ekledik. Bir sabah elinde bir isim listesiyle karşısına dikti bizi. Bütün arkadaş listemizi tek tek sorduç. Erkek olanların üzerinde bolca durdu.
Bütün paylaşımlarımızı beğendi. Bütün profil fotoğraflarımızın altına ‘çok güzel çıkmışsın yavrum, e tabi kimin kızı’ yazdı durdu bıkmadan usanmadan. Annemle yıl dönümlerinde; ailecek hepimizi etiketlediği bir şarkının yanına, üç tane kalp yaptı babam. Kalp yapmayı nereden öğrendiğini bilemedik hiç. Ve bu elim olay sonrası, kardeşimle engelledik babamı. ‘Kullanmıyoruz Facebook, kapattık’ dedik.
Ve dün gece odanın kapısını çalıp ‘Twitter diye bir şey varmış’ dedi babam. Kendisine buradan cevap veriyorum: İlk defa senden duyuyorum baba. Twitter kullanmayı bilmiyorum. Hayatım boyunca da kullanmayı düşünmüyorum. Hatta sosyal medyayla bütün bağlarımı kopardım. Bundan sonra sana yardım edemem. Ellerinden öperim. Bir de kalp yapmayı nereden öğrendin yahu?