Günlerdir bu ülkede bir şeyler oluyor. İnsanlar sokaklara döküldü. Silah yok, sopa yok ellerinde. Gezi Parkı, parktan başka hiçbir şey olmasın diye başladı her şey. Kitaplar okundu, şarkılar söylendi, yediden yetmişe herkes Gezi Parkı’nda nöbet tuttu. Sonra polis geldi. Sonra biber gazı. Sonra çatışmalar. İnsanlar yaralandı. İnsanlar çok üzüldü. Birileri yalvardı “Allah aşkına durun artık” dedi. Kimse durmadı. Kimse özür dilemedi. Ve hiç kimse vazgeçmedi.
Kimilerine göre gerekli bu isyanlar. Kimilerine göre gereksiz. Sokağa dökülen insanların adları kimilerince “bir grup marjinal”. Annemin babamın haberi yok olanlardan. Çünkü Twitter kullanmıyorlar. Çünkü ana akım medya hiçbir şeyden bahsetmiyor. Olayları duyan insanlar kulaklarına inanamıyor. “O kadar da değildir yahu” diyor. Dünya basını “Türk Baharı’nın tohumları atılıyor” diyerek veriyor haberleri.
Benim aklım hiç almazdı Arap Baharı hareketlerinin bir kısmının Twitter’dan yürütülebildiğini. İnsanların Twitter ile bir şeyleri organize edebileceği ve bu sayede örgütlenebileceği. Olabiliyormuş. Günlerdir #direngeziparkı hastagi ile paylaşılan şeyleri herkes görmeli. “Buraya ambulans lazım, yardıma ihtiyacımız var, elimizde limon ve süt var nereye getirelim, dünya basını bizden bahsediyor, her yer biber gazı, wifi şifreleri şunlar, apartman kapısını açtım gelin, şu saatte şurada toplanıyoruz…” Ve gerçekten yardımlar gitti, dünya basını daha da çok bahsetti, videolar fotoğraflar paylaşıldı ve gerçekten o saatte orda binler toplandı. Twitter dediğin bir sosyal mecra ve herkesin sokaklarda toplanmasına yardımcı oldu.
Bilgi kirliliğine de sebep oldu elbette. Olmayan haberlerden, gerçekleşmeyen olaylardan da bahsedildi. Hem tüketici hem üretici olunca insan sosyal medyada, bunun önüne geçmek elbette ki imkânsız. Ama bundan sonra sosyal medyanın gücü denildiğinde Türkiye’de yaşayan tüm insanların aklına şu gelecek: #direngeziparkı
Galatasaraylılar, Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Trabzonsporlular, Red Hack, sanatçılar, Çarşı, Karşıyakalılar, Göztepeliler, öğrenciler, tüm iller, tüm dünya, insanlık… Nasıl tanımlarsanız tanımlayın; bir iki ağaç için deyin, yasaklar için deyin, polis şiddetinden deyin, artık sessiz kalmak istememekten deyin… Hepsi yüzünden deyin. Ne derseniz deyin, hepsi güzel günler için sokaklara döküldü ve artık şunu biliyoruz: Ama sosyal medya iyidir.